“Sürdürülebilir Kalkınmaya Tümevarımla Ulaşmak” (Barış Doğru)

sel-ist-990x556

Sadece geçtiğimiz birkaç ay bile Türkiye’nin iklim kriziyle başının ne kadar büyük bir dertte olduğunu gös­termeye yetebilir aslında. Ardı ardına gelen, tüm Karadeniz’i etkileyen ve onlarca can ve milyonlarca mal kaybına neden olan sel felaketleri, birkaç saat içinde İstanbul’u bir çöküntü alanına dönüştüren aşırı yağış ve İzmir çev­resinde binlerce hektar alanı kavuran ve bir türlü kontrol altına alınamayan orman yangınları, başka söze gerek bı­rakmayan durumu özetleyiveriyor. İşin daha kritik yönü, bütün bu felaketlere hazır olmayan, hazır olmamayı geçin hepsine davet çıkaran kentsel yerle­şim ve altyapı sorunları tabii ki. Hem sorunları yaratan hem de sorunlar tüm azametiyle ortaya çıktığında müdahale etme becerisi, deneyimi ve teknoloji­sinden uzak bu yapı, on yıllardır devam ettirilen sürdürülemez büyümenin do­ğal bir sonucu elbette. İklim krizine neden olan seragazı emisyonlarında rekor üstüne rekor kırdıran mevcut büyüme planı, aynı zamanda, gerçek­leşen iklim felaketlerine karşı da son derece dirençsiz maddi ve toplumsal bir yapı ortaya çıkarmış durumda. İşin daha kötüsü, bu konuda ulusal ölçekte bir plana ya da tavır değişikliğine yoru­labilecek bir niyet ve eğilim işareti bile yok ortada.

Ancak hayat her zaman bir yolunu bulur. İklim krizi karşısında ne engel­leyici ne de uyuma yönelik bir master plana sahip olan Türkiye’de bu yol şimdilik en aşağıdan, yerel yönetim­lerden başlıyor gibi görünüyor. Seçim sürecinde iklimhaber.org ve KONDA Araştırma’nın birlikte gerçekleştir­dikleri “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019” araştırmasının sonuçları, Türkiye yurttaşlarının iklim krizi hak­kında zannedildiğinden çok daha fazla bilgili ve endişeli olduğunu göstermiş­ti. Seçimler sürecinde iklim başlığı al­tında ele alınmamakla birlikte, çevresel ve kentsel sorunların insanları düşü­nüldüğünden fazla tedirgin ettiği ve oy tercihlerinde psikolojik bileşenlerden biri olduğu kolayca söylenebilir. Daha önceki genel seçimlerde iktidar parti­sinin ve sözcülerinin en temel vaatle­rinden birinin “yuvarlanabilecek yeşil alanlar” ve millet bahçesi olması, bu­nun kamuoyu araştırmalarına çok sık başvuran iktidar cephesi tarafından da algılandığını gösteriyor aslında. Ancak genel kalkınma planını ne yazık ki, in­şaat ve kömürden elektrik üretimi gibi sürdürülebilir kalkınmayla ilişkilen­dirilmesi imkansız alanlara bağlayan, doğal varlıkları sadece bitimsiz birer finansal kaynak olarak gören bu anla­yışın, sonuçları değil, tepkileri ortadan kaldırmaya yönelik bu yaklaşımların çı­kacak bir yolu yok.

Yerelden Genele

Son yerel seçimlerle, belki son derece bilinçsiz bir şekilde bu kalkınma pla­nına da tepkisini gösteren yurttaşların Türkiye’nin en büyük üç ilini ve en bü­yük beş ilinin dördünü muhalefet aday­larına teslim etmesi, bahsettiğimiz bu yeni yol üzerine tekrar düşünme şansı veriyor. İllerin yönetimlerine gelen yeni başkanların daha ilk adımlarında da bunların izlerini görebiliyoruz. Aynı partiden olmakla birlikte, Seferihisar ilçesinde yaptıklarıyla sürdürülebilir kalkınmanın yerellerde nasıl gerçek­leştirileceği üzerine son iki dönemde önemli dersler veren Tunç Soyer’in bir önceki dönem kendi partisi tarafından yönetilen İzmir’e getirdiği taze soluk umut verici. İlk adımlar olarak daha önce Seferihisar’da uygulanan üretici pazarlarını İzmir’e taşıyarak kent sakin­lerini ekonomik krizin etkilerine karşı savunmaya yönelen; ilk açtığı belediye binasının çocuklu kadınların istihda­mına yönelik Masal Evi olması, yeni İzmir yönetiminin yönelimini göster­mesi açısından dikkat çekici. Ağustos ayını ülkenin gördüğü en büyük orman yangınlarından (Soyer’e göre yanan alan 5.000 hektarın üzerinde) biri ile boğuşarak geçiren İzmir’in yeni başka­nı Soyer, yangın süreçleriyle doğrudan ilgilenerek nasıl bir yönetim sergileye­ceğini de göstermiş oldu. Yangın sonra­sında büyük bir yeniden ağaçlandırma kampanyası başlatacaklarını duyuran Soyer, bu tür ağaç dikme seferberlik­lerinin ekolojik sorunlara dikkat çeken uzmanların görüşlerini dikkate aldığını da şu sözlerle dile getirdi: “Ama mese­le sadece fidan dikmekten ibaret de­ğil. Mesela dikilecek ağacın türünden onun korunmasına, vatandaşların ona sahip çıkma bilincine, eğitimine, bir­çok alanda adım atılmasını gerektiren bir hikayedir.”

Soyer’in sürdürülebilir kalkınma ile ne kadar temelden ilgilendiğini gös­teren bir başka gelişme ise, belediye bünyesinde kurulacak Sürdürülebilir­lik Komitesi duyurusuydu. Daha önce Seferihisar’da benzer şekilde bütün bu çalışmaları komite üzerinden gerçek­leştiren Soyer, kalkınmayı ve hizmetle­ri “arka sokaklardan başlatmaya” yöne­lik yaklaşımıyla, kapsayıcı kalkınmanın ilkelerine yaslanıyor aslında…

Yavaş Yavaş Sürdürülebilir Kalkınma

Türkiye’nin başkenti Ankara’da da benzer bir süreç işlediğini söyleyebiliriz. Ankara beş dönemlik uzun bir Me­lih Gökçek yönetimi ardından yepyeni bir süreçle tanışıyor Mansur Yavaş’la birlikte. Hiçbir paydaşa ve uzmana sormadan yapılan yanlış yatırımlar ve altyapı çalışmalarının ardından, Ankara bu süreçte, iklim kırılganlığı en yüksek kentlerimizden biri haline gelmiş du­rumda. Cumhuriyet sonrası, bitmek bilmez ağaçlandırma seferberlikleri sonrasında bozkırın ortasında bir vaha­ya dönüşen kent, yeşil alanlara doğru hızlı bir yayılma yaşadı. Yavaş yöneti­minin ilk icraatlarından biri ise, yurt­dışından pahalı alınan ağaçlara dayalı yeşil alanlar yaklaşımı yerine, bölgede üretilen, dolayısıyla iklime uygun ve dayanıklı, gelirini de bölgeye bırakan bir fidan dikimi politikasının duyurusu oldu. Yavaş’ın yurtdışı ziyaretleri de, özellikle İngiltere ziyareti, sürdürüle­bilir kalkınma başlığı açısından dikkat çekiciydi. Orada Londra Belediye Baş­kanı Sadiq Khan, Barking Dagenham Belediye Başkanı Darren Rodwell, Londra İşçi Partisi Milletvekili Lyn Brown ve Londra İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn ile yaptığı görüşme­lerdeki temel konuşma başlıkları bile yaklaşımını göstermek açısından yeter­li: Termal Sağlık Turizmi, Yenilenebi­lir Enerji, Metro Çözümleri, Kadın ve Genç Girişimci Programları. Ziyaretler sonrasında, “Belediye Birimleri Ara­sı İşbirliği konularında işbirliği için­de olacağız” şeklinde açıklama yapan Yavaş’ın özellikle yeşil enerji ile ilgili atacağı adımlar merak konusu. Ancak Yavaş’ın sürdürülebilir kalkınma ile ilgili ilk inovasyonunun, enerji değil, yönetişim ve şeffaflık alanında gerçek­leştiğini söyleyebiliriz. (…)

Barış Doğru

Makalenin tam metnine https://www.iklimhaber.org/surdurulebilir-kalkinmaya-tumevarimla-ulasmak/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s